Son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan ekonomik belirsizlikler ve ticaret savaşları, eski Başkan Donald Trump’a olan destek oranlarını önemli ölçüde etkiledi. Bu durum, Trump’ın stratejilerinin başarılı olup olmadığına dair soru işaretlerini gündeme getirirken, seçmenlerin ekonomik kaygıları da derinleşti. Özellikle tarım ve sanayi kesimlerinde yaşanan zorluklar, Trump’ın hükümetinin ticaret uygulamalarına yönelik eleştirileri artırırken, kamuoyunda da endişe verici bir değişimin habercisi oldu. Ticaret savaşları, genel olarak büyük bir ekonomik çalkantıya neden olmasına rağmen, bireysel seçmenlerin bu durum karşısındaki tepkileri daha da dikkate değer hale gelmiş durumda.
Trump yönetimi, 2018 yılında çeşitli ülkelerle ticaret savaşlarını başlatarak başta Çin olmak üzere birçok ülkeye yüksek tarife uygulamaya başlamıştı. Bu strateji, yerli üretimin artırılması ve ekonomik büyümenin desteklenmesi amacıyla ortaya konmuştu. Ancak, zamanla bu politikaların yan etkileri, özellikle tarım ve otomotiv sektörlerinde kendini göstermeye başladı. Çiftçiler, uygulanan tarifeler nedeniyle uluslararası piyasada rekabet gücünü kaybederken, otomotiv sanayi de maliyet artışlarıyla karşı karşıya kaldı. Uygulanan yüksek tarifeler, ürün fiyatlarını artırıyor ve bu da tüketici harcamalarını olumsuz etkiliyordu. Bu süreç, başta Trump’ın temel destek unsurlarından biri olarak görülen çalışan sınıfı arasında ciddi rahatsızlıklara yol açtı.
Ekonomik çalkantılar ve ticaret savaşlarının yanı sıra, Trump’ın geçtiğimiz dönemlerdeki politikaları, seçmenlerin tutumunu da zamanla değiştirmeye başlamıştı. Son yapılan anketlere göre, Trump’ın onay oranı, belirgin bir düşüş göstermiş durumda. Özellikle tarım bölgelerinde yaşayan seçmenlerin, ticaret savaşlarının olumsuz etkilerini daha fazla hissetmeleri, inançlarını sarsmış görünüyor. Anket sonuçlarına göre, Trump’ın destek oranı, 2020 seçimleri öncesi pik yapmışken, şu anda bu oran %42 civarlarına kadar geriledi. Bu durum, Trump’ın stratejilerinin daha önceki dönemdeki kadar karşılık bulmadığını gösteriyor.
Ticaret politikalarının Amerika'daki iş gücü üzerindeki etkileri, toplumda bölünmelere ve tartışmalara neden oldu. Üretim maliyetlerinin artması, küçük işletmelerin kapanmasına ve işsizlik oranlarının yükselmesine yol açtı. Seçmenler, Trump’ın bu süreçte yeterince etkili bir yönetim göstermediğini düşünüyor. İnternetten yapılan kamuoyu yoklamaları ve sosyal medya platformlarındaki tartışmalar, Trump’ın ticaret politikalarına karşı duyulan memnuniyetsizliği perçinliyor. Destekçileri, bu durumu anlayışla karşılamakta zorlanırken, muhalif görüşler daha da güçleniyor.
Ayrıca, aynı dönemde Biden yönetiminin farklı ekonomik politikaları izlemesi, karşılaştırmalı analizler yapmayı mümkün kılıyor. Biden, altyapı yatırımları ve iç talebi artırma yönündeki girişimleriyle dikkat çekiyor. Bu da, Trump’ın ekonomisini destekleme çabalarıyla tezat oluşturuyor. Ekonomik politikalar açısından karşılaştırmalı olarak, Biden’ın popülaritesinin artışı, Trump’ın geçmişteki destekçileri için bir ikilem yaratmış durumda. Seçmenlerin ihtiyaçları ve beklentileri, iktidardaki partinin politikalarına doğrudan yansımakta.
Sonuç olarak, ticaret savaşlarının ve ekonomik belirsizliklerin Trump’a olan desteği azalttığı gün yüzüne çıktı. Amerika’nın gelecekteki siyasi yöneliminin belirleneceği 2024 seçimlerinde, bu dinamiklerin büyük bir rol oynaması bekleniyor. Seçmenlerin Trump hakkında yeni bir bakış açısı benimsemeleri ve alternatif stratejilere yönelmeleri, önümüzdeki süreçte siyasi sahnede belirleyici olacaktır. Trump’ın izlediği ticaret politikalarının sonuçları, sadece onun kariyerini değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını da etkilemeye devam edecektir.