Dijital çağın getirdiği en büyük değişimlerden biri, gençlerin sosyal medya üzerinde arkadaşlarıyla etkileşimlerini ve kendilerini ifade etme biçimlerini hızla değiştirmesidir. Özellikle ergenlik dönemi, kimliklerinin şekillendiği, arkadaş çevresi ve sosyal kabul arayışının ön planda olduğu bir dönemdir. Ancak, son zamanlarda sosyal medya platformlarında yükselen bazı tehlikeli trendler, ergenlerin bu dönemde kendilerini daha 'havalı' göstermek için riskli davranışlarda bulunmalarına neden olmaktadır. Öyle ki, bu 'havalı' buldukları davranışlar bazen hayatlarını tehlikeye atacak boyutlara ulaşabiliyor. İşte, bu tehlikeli trendleri ve ergendenin bunlara olan tutumunu anlamak için merak ettiğimiz pek çok detay!
Sosyal medya, gençlerin kendilerini ifade etme seçeneğini artırırken, aynı zamanda bu platformlar üzerinden yayılan çeşitli trendlerin de etkisi altında kalmalarına neden olmaktadır. 'Havalı olma' arayışı, ergenler arasında yaygın bir davranış biçimi haline gelmiştir. Özellikle TikTok, Instagram gibi platformlarda, belirli bir davranışın veya eylemin popüler hale gelmesi, gençlerin bu trendleri takip etme isteğini artırmaktadır. Çeşitli meydan okumalar, zararlı alışkanlıkların normalleşmesine ve gençlerin kendilerini tehlikeye atmaları için cesaretlendirilmelerine yol açıyor.
Peki, ergenler neden bu kadar kolay bir şekilde tehlikeli davranışlara yöneliyor? Birçok faktör, bu durumu etkileyebilir. Öncelikle, sosyal medyada paylaşılan içeriklerin önemli bir kısmı filtrelenmiş ve idealize edilmiş. Bu durum, gençlerin kendilerinde bir eksiklik hissetmelerine ve daha fazla dikkat çekme çabası içine girmelerine neden oluyor. Arkadaş baskısı da bu durumun bir diğer kritik etkenidir. Gençler, sosyal çevrelerinde daha popüler olmak ve kabul görmek için akıntıya kapılabiliyorlar, bu da onların daha sonra pişmanlık duyacakları seçimler yapmalarına yol açabiliyor.
Son yıllarda sosyal medyada yollarına çıkan bazı 'trendy' davranışların ciddi sonuçları olduğu kanıtlanmıştır. Yakın zamanda yaşanan olaylar, bu tehlikeli trendlerin yalnızca fiziksel yaralanmalara değil, aynı zamanda zihinsel sağlığın bozulmasına da sebep olabileceğini göstermektedir. Örneğin, zıplama meydan okumaları, gençlerin yüksekten atlamalarını ve yaralanmalarını teşvik ederken, birçok genç bu yarışmaya katıldığı için ciddi yaralanmalara maruz kalmıştır. Ayrıca, bazı gençler kendilerini zorlayarak yapmadıkları şeyleri yapma çabası içerisinde bulunabilir ve bu durum psikolojik açıdan da stres ve kaygıya yol açabilir.
Buna ek olarak, bu tehlikeli trendlerin medya üzerindeki etkisi de göz ardı edilmemelidir. Gençler, bu tür tehlikeleri daha çok sosyal medya fenomenlerinden ve influencer'lardan öğrenmektedir. İlgili platformlarda bu fenomenlerin sahip olduğu milyonlarca takipçi, ergenlerin bu davranışları 'normal' ve 'kabul edilebilir' hale getirmelerine neden olmaktadır. Bu noktada, toplum olarak gençlerin bu tehlikelerden korunması adına yapılması gereken bilgilendirme çalışmaları kritik önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, sosyal medyanın sunduğu eğlenceli ve dikkat çekici içerikler gençler için büyük bir cazibe oluşturmaktadır. Ancak, bu cazibeyle birlikte getirdiği risklerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ebeveynler, öğretmenler ve gençler arasındaki iletişim, bu tehlikelerin yaygınlaşmasını engellemek açısından son derece önemlidir. Gençlerin, zevk almadan önce riskleri değerlendirme yeteneklerini artırmak, sağlıklı kararlar vermelerine yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, sosyal medyada 'havalı' olmak, hayatı riske atmayı gerektirmez ve bu konuda bilinçlenmek her genç için elzemdir.