Kartalkaya, Türkiye'nin en popüler kış turizm merkezlerinden biri olarak bilinirken, geçtiğimiz yaz yaşanan büyük yangın ile maalesef bu ününü kötü bir olayla tarnetmek zorunda kaldı. Yangının neden olduğu büyük zarar ve çevresel tahribat, sadece bölge halkını değil, tüm Türkiye’yi derinden etkiledi. Yangının çıkış nedeni ve sorumlularının belirlenmesi amacıyla başlatılan dava süreci, bugün itibarıyla yeni bir aşamaya geçiyor. 32 sanığın hakim karşısına çıkacağı bu dava, herkesin merakla beklediği bir adalet sürecine işaret ediyor. Adaletin yerini bulup bulamayacağı ise hepimizin gündeminde.
Yangın, 2023 yılının Temmuz ayında, turizm sezonunun en yoğun olduğu dönemde, Kartalkaya’nın yüksek kesimlerinde başladı. Özellikle sıcak hava dalgasının etkisiyle birlikte, küçük bir kıvılcımın büyük bir alev fırtınasına dönüşmesine neden oldu. Yangın, yüzlerce hektar orman alanının yanmasına yol açarken, birçok hayvanın yaşam alanı yok oldu. Yangının ardından çevre köylerdeki sakinler, duman ve ateşin korkunç etkilerinden kaçmak için evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yangının etkileri, sadece anlık bir felaketle sınırlı kalmayıp, uzun vadede doğal yaşam ve ekosistem üzerinde ciddi tahribatlar meydana getirmiştir.
Yangın sonrası yapılan araştırmalar, yangının çıkış sebeplerinin insan kaynaklı olduğunu ortaya koymuştu. Yangın alanında yapılan incelemeler sonrasında, bölgedeki bazı kişiler gözaltına alındı. Dava sürecinin başlamasıyla birlikte, yangının çıkmasına neden olan olayları araştırmak ve sorumluları tespit etmek amacıyla adli merciler devreye girdi. Bugün başlayacak olan davada, 32 sanığın sağlık, tarım ve çevre bakanlıklarına bağlı olarak denetim görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri de dahil olmak üzere yangından sorumlu tutulması bekleniyor.
Yangının meydana gelmesinin ardından, bölge halkı ve çevrecilerin tepkileri de çok sert oldu. Sosyal medya üzerinden organize olan gruplar, yangının nedenlerini ve sorumluları sorgulamak üzere ülke genelinde protesto düzenlediler. "Doğa, katliam değil korunması gereken bir varlıktır" şiarıyla yola çıkan bu topluluklar, hem olayın faillerinin tespit edilmesi hem de benzer olayların bir daha yaşanmaması için yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını talep etti. Ayrıca yangın sonrası gelişen olaylar ve dava süreci, ülkenin çevre yasalarının ne kadar etkili olduğu ve bu yasaların daha etkin hale getirilmesi gerektiği konularını gündeme getirdi.
Dava sürecinin başlama tarihi, toplumda yüksek beklentilere yol açtı. Özellikle çevreci gruplar, dava sürecinin sadece sanıkları değil, aynı zamanda olayın sorumluluğunu üstlenmeyen kamu görevlilerini de kapsadığı için önemli bir eşik olduğunu vurguluyor. Adaletin gecikmeden yerine gelmesi, hem Kartalkaya'ya hem de benzeri felaketlerin önlenmesine yönelik toplumsal bir umut yaratıyor. Davanın seyri, çevre yasaların uygulanabilirliği ve sorumluların adalet karşısındaki durumu, toplumun bu konudaki hassasiyetini bir kat daha artıracak gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Kartalkaya yangını davası sadece bir yangın davası değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve çevre koruma mücadelesinin de sembolü haline geliyor. Bu dava, toplumun doğa ve yaşam alanlarına sahip çıkma mücadelesinin bir parçası olarak, tüm Türkiye için büyük bir önem taşımaktadır. Bugün başlayacak işlem ile birlikte, umarız ki adalet yerini bulur ve bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması adına gerekli bütün önlemler alınır.