İstanbul'da meydana gelen son depremin ardından, şehirdeki binaların dayanıklılığı konusunda kaygılar bir kez daha gündeme geldi. 13 Ekim 2023 tarihinde yaşanan 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından, özellikle yapı stoğu bakımından zayıf olan binalardan biri gözler önüne serildi. Deprem sonrası hasar alan bir bina, büyük bir gürültüyle çöktü. Bu olay, vatandaşlar arasında paniğe sebep olurken, yetkilileri de harekete geçirdi. Çökme olayının ardından alınan önlemler ve şehirdeki yapı denetim süreçleri bir kez daha sorgulanmaya başlandı.
İstanbul'un merkezindeki eski bir apartman, depremin ardından artan sarsıntılarla birlikte ciddi şekilde hasar aldı. Görgü tanıkları, binanın gece saatlerinde aniden çöktüğünü ve büyük bir gürültü ile etrafı sarstığını bildirdi. Olayın hemen ardından güvenlik güçleri ve itfaiye ekipleri bölgeye ulaştı. Neyse ki, çökme anında binada kimsenin bulunmaması, potansiyel bir faciayı önledi. Yetkililer, çözüm sürecini hızlandırmak için araştırmalar başlattı ve çevredeki diğer binaların durumu incelemek üzere uzman ekipler görevlendirildi.
Uzmanlar, bu tür çökme olaylarının genellikle yapıların depreme karşı dayanıksız olmasından kaynaklandığını belirtiyor. Aynı zamanda İstanbul'un zemin yapısının da birçok bölgenin yapılaşmasına uygun olmadığını vurguluyorlar. Bu çökme, İstanbul'daki yapı güvenliğinin ne denli kritik bir konu olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yetkililer, özellikle eski binaların hızlı bir şekilde incelenmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ifade ettiler.
Çökme sonrası sürecinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilgili bakanlıklar hemen bir kriz masası oluşturdu. İlk değerlendirmelere göre, çökme meydana gelen binanın inşaat tarihi 1980’lere dayanıyor. O tarihlerdeki yapı yönetmeliklerinin günümüz standartlarına uymadığı vurgulandı. Yetkililer, özellikle riskli alanlardaki binaların güçlendirilmesi veya yıkılması gerektiğini belirtti.
Bununla birlikte, İstanbul'da depreme dayanıklı yapılaşmanın teşvik edilmesi ve vatandaşların bu konuya daha fazla dikkat etmesi gerektiği vurgulandı. Uzmanlar, deprem sonrası hasar gören yapılarla ilgili olarak, her yıl düzenli olarak denetimlerin yapılması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, yıllardır dersine çalışmayan yapı denetim firmalarının bu süreçte daha sorumlu davranmaları gerektiği de dile getirildi. Yeni yapılacak binalarda ise daha modern inşaat tekniklerinin kullanılacağı belirtildi.
Sonuç olarak, İstanbul'daki bu çökme olayı, sadece o binadan ibaret bir sorun değil, aynı zamanda tüm şehirdeki bina güvenliği ve yapılaşma anlayışı üzerine önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Hem insanların hem de kurumların bu konuda daha dikkatli olması, olası daha büyük felaketlerin önüne geçmek için hayati önem taşıyor. İstanbul, coğrafi konumu itibarıyla depremlerle iç içe bir şehir olarak, nitelikli bir yapı stoğuna sahip olmalı ve mevcut yapıların da güçlendirilmesi sağlanmalıdır.