Son günlerde İsrail ve Gazze arasındaki gerilim, koronavirüs pandemisi sonrası hızla tırmanarak uluslararası kamuoyunun dikkatini üzerine çekmiştir. Özellikle sivil kayıpların artması ve insani krizin derinleşmesi, bu çatışmanın boyutunu daha da çarpıcı hale getirmiştir. Birçok ülke, İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınarken, ABD yönetimi ise sürpriz bir şekilde İsrail’e destek mesajları ile karşılık vermiştir.
Birleşmiş Milletler (BM) ve çeşitli insan hakları örgütleri, İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri operasyonlarını sert bir dille eleştirdi. BM Genel Sekreteri, "Sivillerin korunması uluslararası hukukun bir gereğidir" diyerek, savaşın tüm taraflarına ölçülü olma çağrısında bulundu. Birçok Avrupa ülkesi, saldırıların derhal durdurulması için ortak bir açıklama yaparak, "İsrail’in askeri güç kullanımı orantısızdır" ifadelerini kullandı. Özellikle Fransa ve Almanya gibi ülkeler, iki devletli çözümün önemine dikkat çekerek, kalıcı barışın sağlanmasını desteklediklerini belirttiler.
Gazze'deki insani durumun kritik düzeye ulaştığını belirten Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise, bu tür çatışmaların sağlık hizmetleri üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin altını çizdi. Gazze'nin alt yapısının ciddi şekilde hasar gördüğü ve gıda ile suya erişimin azaldığı bilgileri doğrultusunda, acil yardım çağrıları artış göstermektedir. Bunun yanı sıra, sosyal medyada bu konuyla ilgili yapılan paylaşımlar, dünya genelindeki vatandaşlar tarafından geniş bir destek buldu. #FreePalestine ve #StopTheWar gibi etiketler altında toplanan mesajlar, çeşitli ülkelerde protesto gösterileri ile desteklenmektedir.
ABD yönetimi, İsrail'e yönelik desteklerini açık bir şekilde dile getirmiştir. Beyaz Saray, "İsrail’in kendini savunma hakkı vardır" açıklaması yapmış ve bu tutumunu sürdürmekte kararlı olduğunu belirtmiştir. Başkan, "Sivillerin korunması bizim için önemlidir, ancak İsrail'in güvenliği her şeyden önce geliyor" ifadelerini kullanarak, iki taraf arasında bir denge sağlamaya çalıştığını göstermektedir. Bu durum, bazı kesimlerin, ABD'nin İsrail’in eylemlerini meşrulaştırmaya yönelik bir tavır takındığı eleştirilerine neden olmuştur.
Ancak, ABD’nin bu tutumu bazı analistler tarafından eleştirilmekte. Georgetown Üniversitesi'nde Ortadoğu uzmanı olan Dr. Ali Hossaini, "ABD'nin verdiği destek, barış arayışlarına zarar veriyor ve uluslararası toplumda güvenilirliğini sarsıyor" dedi. Bu tür durumlar, hem Amerikan iç politikasında hem de uluslararası alanda yeni tartışmalara yol açacak gibi görünmektedir.
Gazze'deki insani krizin giderek büyümesi ve çatışmaların sona ermemesi, hem İsrail hem de Filistin için ciddi sonuçlar doğuracaktır. Bütün dünya, bu çatışmanın sonlanması ve barış sürecinin yeniden başlaması için adım atılmasını beklemektedir. Bu tür karmaşık ve zor durumlar, uluslararası ilişkilerin ne denli hassas ve dengenin ne kadar kolayca bozabileceğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Barış için atılacak adımların önemi, sivil hayatın onarılması ve gelecekte benzer çatışmaların önlenmesi açısından kritik bir rol oynamaktadır.
Önümüzdeki günlerde, hem uluslararası toplumun tutumları hem de bölgedeki gelişmeler büyük bir dikkatle izlenmeli, tarafların attığı adımların sonuçları değerlendirilecektir. İnsanlık tarihi, savaşlarla doludur, fakat barış çabalarının her daim öncelikli hale gelmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, savaşın yıkıcılığını gören her birey, barışın önemini daha iyi anlamaktadır. Dolayısıyla, dünya genelindeki bu olaylar, geleceğe dair önemli dersler sunmaktadır.