Son dönemde Türkiye'de yaşanan dolandırıcılık hikayeleri arasında en dikkat çekenlerden biri, bir turizm firması olarak bilinen bir grubun gerçekleştirdiği büyük dolandırıcılık olayı. Bu olayda tam 36 bin kişi, sözde tatil ve seyahat hayalleriyle dolandırıldığı gerekçesiyle savcılığa başvurdu. Dolandırıcıların, 10 milyar lira gibi devasa bir miktarı kendi hesaplarına aktardıkları ortaya çıktı. Peki, sahte turizm firmasının planı neydi ve nasıl bu kadar büyük bir dolandırıcılığı gerçekleştirdiler? İşte tüm detaylar...
Birçok insanın hayalini süsleyen tatil paketleri vaadiyle başlayan bu dolandırıcılık hikayesi, emin olun en sıradanından bile daha karmaşık. İlk başta, firma normalden daha cazip fiyatlarla tatil paketleri sunarak müşterilerin dikkatini çekmeyi başardı. İnternet üzerinden yapılan duyurular ve tanıtımlar, firmanın ne denli profesyonel bir yapıya sahip olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Ancak bu durum, aslında bir aldatmaca olduğunun habercisiydi. Şirketin web sitesi oldukça profesyonel bir tasarıma sahip olup, kullanıcı dostu bir arayüze sahipti. Müşterilerinin soruları hızlıca yanıtlanıyor ve tatilde geçirecekleri zamanın hayalleriyle dolu göründüğü bir ortam yaratılıyordu.
Örgüt, insanları tatil hayalleriyle kandırırken, aynı zamanda tatil amaçlı yerlerin gerçekte var olmadığını da gizliyordu. Dolandırıcılar, sahte belgelere ve sahte tatil yerlerine sahipti. Müşterilerine hayalini kurduğu bir tatilin rezervasyonunu yapması için yönlendirdiklerinde, çoğu onları rahatsız edecek bir şey olmadığına inandı. Tatil günleri geldiğinde, hiçbir müşteri gittikleri otel odalarının kapısında kaldı, çünkü oteller gerçek değil, sahteydi. Bunun dışında çalışanların çoğu, dolandırıcılığın farkında olup sırdaşı durumundaydı. Firmanın destek hattını arayan bazı müşteri temsilcileri ise tatil paketlerini iptal ettiklerinde, kendilerine yönlendirilen geri dönüş süreleri hakkında sır vermekte karışıklık yaşıyordu.
Olayın ortaya çıkmasından sonra dolandırıcılığın boyutu gündeme geldi. Mağdurlar, durumu fark ettiklerinde acil olarak savcılığa başvurdu. Alışveriş yaptıkları siteler, telefon numaraları ve e-posta adresleri üzerinden detaylı araştırmalar yapılarak, toplam 36 bin kişinin bu dolandırıcılıktan etkilendiği tespit edildi. Savcılar, mağdur olan insanların ifadesine başvurmak için peş peşe çağrı yapmaya başladı. İlk egzersiz olan ifade alma durumu ulusal basında geniş yankı buldu. Bir yandan dolandırıcıların açığa çıkmasını bekleyen, diğer yandan geçmişte yaşadıkları hayal kırıklıklarını yazarak sosyal medya hesaplarından paylaşmaya başlayan kurbanlar, olaya dikkat çekti.
Yetkililer, dolandırıcılığın sorumlularını yakalamak için büyük bir çaba sarf ediyor. Ancak firma, dolandırıcılığın söz konusu olmadığını ve aslında bir turizm firması olduğunu iddia etmekte. “Müşterilerimiz bizimle tatil yaptılar” şeklindeki açıklamaları, insanların öfkesini daha da arttırdı. Mağdurlar, firma elemanlarını yalancı olarak nitelendirirken, internette bu durumla ilgili birçok olumsuz yorum yayıldı.
Yabancı ülkelerden gelen turistler, tatil yerlerinde tatil yapmadıklarını fark ettikleri zaman, acil durum müdahaleleri için Türkiye'nin ilgili bakanlıklarına başvuracaklarını belirtiyorlar. Dolandırıcılar hala özgürce dolaşırken, uluslararası boyutta hızla yayılmakta olan bu tür dolandırıcılıklara karşı gerekli tedbirlerin alınıp alınmayacağı merak ediliyor.
Özetle, hayal satışıyla 10 milyar lira dolandırıcılık yapan bir grubun, bu büyük menfur olayının benzeri örnekleri, insanlarda tatil hayallerinin hâlâ gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda bir soru işareti bırakıyor. Tutulan dolandırıcılık stratejisi, tam anlamıyla bir gerçeği maskelemekte; gerçek tatil hayali kuranların gözlerini, sahte parıltılarla doldurmakta olup, feyk turistik algı yaratmaktaydı. Toplumun her kesiminden gelen tepkiler neticesinde, dolandırıcılıkla mücadele konusunda atılacak adımlar büyük bir önem taşıyor. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması adına hem bireysel hem de kurumsal önlemlerin alınmasının kaçınılmaz olduğu gerçeği, dolandırıcılara karşı bir duruş sergilemek için kaçırılmaması gereken bir fırsattır.