Çanakkale, sadece tarihi ile değil, aynı zamanda kültürel zenginlikleri ile de ön plana çıkan bir şehir. Bu kadim topraklarda yaşayan insanların, "Yaşayan İnsan Hazinesi" unvanına sahip olmaları, onların yaşadıkları kültürü ve gelenekleri sürdürme azmini gözler önüne seriyor. Bu bireyler, binlerce yıllık geçmişin izlerini taşıdıkları gibi, aynı zamanda geçmişten gelen gelenekleri geleceğe taşımak için de mücadele ediyorlar. Bu yazımızda, Çanakkale'nin kültürel hazinelerini temsil eden bu insanları daha yakından tanıyacağız.
Çanakkale'nin çeşitli köylerinde ve kasabalarında, çeşitli zanaat ve gelenekleri koruma görevine sahip olan bireyler, sadece kendi aileleri için değil, aynı zamanda tüm toplum için birer değer taşıyor. Bu insanlardan biri olan Fatma Yıldız, 80 yaşında geleneksel dokuma sanatında ustalaşmış bir sanatçı. Kendisi, babasından öğrendiği bu sanatı, her pazartesi köyde bir araya gelen genç kızlara öğreterek aktarıyor. Dediği gibi, "Benim görevim, bu sanatı yaşatmak. Öğrettiğim her kız, bu geleneği gelecek nesillere taşıyacak."
Yıldız, her yıl düzenlenen yerel festivallerde sergilenen kendi el yapımı dokumaları ile sadece Çanakkale'ye değil, ülke genelinde de ilgi çekiyor. Ayrıca, geleneksel dokuma sanatının sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam şekli olduğunu vurguluyor. Bu anlamda, yaşadığı toprakların kültürel kimliğini de temsil ediyor.
Çanakkale'deki diğer bir "Yaşayan İnsan Hazinesi" ise Halil Demir. Demir, köyünde 50 yıl boyunca geleneksel müzikal alet olan cura yapımını sürdürüyor. Bu müzikal geleneğin kaybolmaması için elinden geleni yaptığını belirten Demir, "Cura, sadece bir alet değil, duyguları ifade etmenin en güzel yolu. Ben bu melodileri yaşatmayı bir görev edinmişim, çünkü müziğin ruhu vardır" diyor. Halil Demir, eğitim seminerleri düzenleyerek genç müzisyenlere de bu sanatı öğretmeye çalışıyor.
Çanakkale'deki bu "Yaşayan İnsan Hazineleri", toplumun kültürel yaşamını zenginleştirmenin yanı sıra, şehirlerin tarihine de önemli katkılar sağlıyor. Onlar, geçmişin hatıralarını gün yüzüne çıkarırken, genç nesillere de ilham veriyor. Ayrıca, kültürel kesinlikleriyle yerel turizmi de canlandıran bu bireyler, hem köylerinde hem de şehirde tanınan yüzler haline geliyorlar.
Sonuç olarak, Çanakkale’de "Yaşayan İnsan Hazinesi" unvanını taşıyan bu kültürel temsilciler, sadece kendi sanatlarını değil, aynı zamanda bir ulusun kültürel mirasını da yaşatıyorlar. Her biri, geçmişin izlerini takip ederken, geleceğe de umut ışığı saçıyor. Onların mücadeleleri ve özverileri, kültürel kimliğin korunması adına son derece önemli. Çanakkale’nin bu kıymetli insanları, gelecek nesillerin de güçlü bir şekilde kimliklerini oluşturmalarına olanak tanıyor. Böylece, köklerinden gelen bu zenginlik, yıllar geçtikçe daha da anlam kazanacak ve hep birlikte var olmaya devam edeceğiz.