Son dönemde yaşanan depremler, Türkiye’nin pek çok bölgesinde çeşitli etkilere yol açarken, bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri İstanbul’un Fatih ilçesinde meydana geldi. Geçtiğimiz günlerde meydana gelen küçük şiddetteki bir deprem, Fatih’teki bir binanın çökmeye sebep oldu. Bu olay, hem yerel halk arasında paniğe yol açtı hem de inşaat güvenliği standartlarının sorgulanmasına neden oldu. Depremler karşısında dayanıklı olmayan yapıların, can ve mal güvenliği açısından ne denli tehlikeli olabileceği bir kez daha gözler önüne serildi.
Olay, yerel saatle 14:30 civarında meydana geldi. İlk belirlemelere göre, 5 katlı binanın çöküşü sırasında içeride bazı vatandaşların bulunduğu öğrenildi. İhbar üzerine olay yerine intikal eden itfaiye ve sağlık ekipleri, hızlıca çalışma başlatarak, enkaz altındaki vatandaşları kurtarma çalışmalarına girişti. İlk aşamada 2 kişinin yaralı olarak kurtarıldığı bildirildi, ancak olayın ardından bina çevresindeki binalarda da hasar tespitleri sürüyor.
Çöken binanın etrafında yapılan incelemelerde, yapı sağlığı konusunda ciddi sorunlar olduğu anlaşıldı. Gözlemler, yapının zemin etüdü yapılmadan inşa edildiği ve deprem yönetmeliklerine uyulmadığı yönünde. Bu tür tespitler, birçok sivil toplum kuruluşunun ve uzmanların yıllardır gündeme getirdiği inşaat denetim eksikliklerini bir kez daha su yüzüne çıkardı. Uzmanlar, Türkiye'nin büyük şehirlerinde deprem kuşağında yer alan yapılar için daha sert ve etkin denetim mekanizmalarının kurulması gerektiğine vurgu yaptı.
Olayın ardından Fatih sakinleri, geç saatlere kadar akıllarda soru işaretleriyle dolu bir bekleyiş içinde oldular. Bina sakinlerinden biri, “Bu bina her an çökecek diye korkuyordum. İmar izni olmadığını biliyordum ama bir şey yapıldığını da görmedim.” şeklinde bir açıklamada bulundu. Halkın içindeki güvensizlik ve korku, yerel yönetimde de tartışmalara yol açtı. Bazı vatandaşlar, yıllardır devam eden inşaat projelerinin ve denetim eksikliklerinin bir nevi yarattığı “deprem korkusu” ile yaşamaktan sıkıldıklarını dile getirdi.
Yetkililer ise konuyla ilgili olarak, olayın hemen ardından bir basın toplantısı düzenleyerek, olayın sebep olduğu hasarları tespit ettiklerini ve çöken binanın yanındaki diğer yapılarda da detaylı incelemelere başlanacağını açıkladılar. Ayrıca, güvenlik önlemlerinin artırılacağı ve bu tür olayların tekrarlanmaması adına gerekli tüm tedbirlerin alınacağı vurgulandı. Ancak yerel halk, bu tür açıklamaların sıklıkla dile getirilmesine aldırış etmedi ve gerçek bir değişim beklediklerini ifade etti.
Türkiye'nin sismik açıdan aktif bir bölgede bulunduğu düşünülürse, Fatih’teki çökme olayı, sadece bölgesel değil, ulusal düzeyde de bir alarm zilleri çalmaktadır. Ülkemizdeki mevcut yapı stoğunun büyük bir kısmı, ne yazık ki depreme dayanıklı değil. Bunun önüne geçmek için devletin, yerel yönetimlerin ve iş dünyasının birlikte hareket etmesi gerektiği konusunda artık bir mutabakat sağlanması kaçınılmaz. Fatih’teki olay, bu durumun ne denli kritik olduğunu gösteriyor ve gelecekte benzer trajedilerin yaşanmaması için ivedi adımlar atılmasını şart kılıyor.
Sonuç olarak, Fatih'teki çökme olayı hem yerel hem de ulusal medyada yankı uyandırmış durumda. Çöken binanın ve çevresindeki diğer yapıların durumu, derinlemesine tartışmaların ve değerlendirmelerin yapılmasına neden oldu. İnsanların güvenliği ve yaşam standardının artırılması için uzmanlar, yapı denetim sisteminde köklü reformlara gidilmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak değişimin ne kadar hızlı gerçekleşeceği, toplumun bu alandaki duyarlılığı ve baskısı ile doğrudan ilişkilidir.